Dikey olan yükselen havanın sıcaklığı her 100 metrede 0,65 derece azalır(normal lapse-rate).Eğer sıcaklık yükseklikle azalmıyor artıyorsa bu duruma (negatif lapse rate) enverziyon denir. Enverziyon genellikle kış mevsiminde, büyük şehirlerde çok belirgin olarak görülür ve hava kirliliğine neden olur. Özellikle kış mevsiminde, yüksek basıncın hakim olduğu sakin gecelerde yeryüzü radyasyon kaybı nedeniyle havadan daha çabuk soğur ve yere yakın seviyelerde soğuk, yerin biraz üstünde ise sıcak hava bulunur. Bu durumda yerdeki soğuk hava hapsolur ve yükselemez, ne zaman yer sıcaklığı ısınarak yukarı seviyelerden yüksek hale gelir o zaman oluşan radyasyon sisi ve enverziyon ortadan kalkar.
Gökkuşağı
Güneş ışık yayar ve biz o ışığı beyaz ışık olarak tanımlarız. Gerçekte beyaz ışık birçok değişik dalga boyuna sahip renklerden oluşmaktadır. Ana renkler, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mordur. Dalga boyu en büyük olan kırmızı en küçük olan mor(menekşe)dur.
Gökkuşağı yağmur sonrası güneşin ışınlarının prizma özelliği gösteren, yağmur damlacıklarından geçmesiyle oluşur.
Aynı şekilde gökyüzünün renginin de mavi olması, atmosferdeki gaz moleküllerinin kısa dalga radyasyonunu tutması ve mavi ışığın değişik yönlere daha fazla dağılması sonucu oluşmaktadır.
Güneşten Gelen Işınlara Atmosferin Etkisi
Güneşten gelen solar radyasyonun yüzde 51 i yeryüzüne direk ulaşır, bu enerji yeri ve yere yakın atmosferi ısıtır. Buharlaşmayı sağlar, bitkilerin fotosentez olayını gerçekleştirir. Geriye kalan yüzde 49 un, yüzde 4 ü yer yüzeyinden yansır, yüzde 26 sı bulutlar ve atmosfer tarafından yansıtılır, Yüzde 19 ise atmosferik gazlar, partiküller ve bulutlar tarafından emilir.
Sera etkisi
Sera etkisi yeryüzünün ve atmosferin ısınması sonucu doğal olarak oluşan bir işlemdir. Karbondioksit, Metan ve Su buharının yeryüzünden gelen uzun dalga radyasyonu tutması sonucu gerçekleşmektedir. Özellikle karbondioksit oranındaki değişim bu süreci hızlandırmıştır.
Sera Gazları | Yoğunluk 1750 | Yoğunluk 2003 | Değişim % | Doğal ve Suni Kaynaklar |
---|---|---|---|---|
Karbon dioksit | 280 ppm | 376 ppm | 34% | Organik çürüme, orman yangınları, volkanlar, fosil yakıtların yanması, ormanların tahrip edilmesi, yanlış toprak kullanımı. |
Metan | 0.71 ppm | 1.79 ppm | 152% | Islak alanlar, organik çürüme, termitler, doğal gaz ve petrol çıkartılması, pirinç üretimi. |
Diazot monoksit | 270 ppb | 319 ppb | 18% | Ormanlar, yeşil alanlar, okyanuslar, toprak işleme, gübreleme, fosil yakıtların yanması. |
Kloroflora karbon (CFCs) | 0 | 880 ppt | – | Soğutucular, spreyler, kimyasal çözücüler |
Ozon | – | Atmosferde enlemlere ve yükseltiye bağlı olarak değişmektedir. | stratosfer tabakasında azalmakta, yeryüzüne yakın alanlarda artmaktadır. | Güneş ışınlarının direkt olarak oksijen molekülleri üzerine olan etkisi ile doğal olarak gerçekleşmektedir. |
Küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının değişimleri ve kaynakları
Küresel ısı dengesi
Yıllık yeryüzüne ulaşan kısa ve uzun dalga radyasyon değerlerinden görüldüğü gibi ekvatordan 35 nci kuzey ve güney enlemlere kadar olan alanlarda ısı enerjisi fazlalığı, kutuplara yakın alanlarda ise ısı enerjisi azlığı söz konusudur. Enerji fazlalığı olan ekvator alanlarından, azlık olan kutuplara doğru bir enerji transferi vardır buna boylamsal transfer denir. Bu enerji transferi atmosferik ve okyanus sirkülasyonunu oluşturur.
Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü