Konutlarda Bağımsız Havalandırmanın Önemi

Toplam enerjinin yaklaşık %40 ı binalarda kullanılıyor. Binalardaki enerji tüketiminin %60 kadarı da ısıtma, soğutma, havalandırma ve sıhhi tesisat sistemlerinde oluyor.

Avrupa birliği, sera gazı yayılımını 1990 değerlerine göre 2030 yılına kadar %40 azaltmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için fosil yakıta dayalı enerji üretiminin azaltılması ve binaların enerji performansının iyileştirilmesi gerekiyor.

Binalardaki enerji tüketimini düşürmek için alınan önlemler nedeniyle, kapı ve pencere sistemleri hava sızdırmaz hale gelmiş ve arttırılan ısı yalıtım uygulamaları iç ortama sızıntı yoluyla hava giriş çıkışını azaltmıştır.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) 2012 verilerine göre, Avrupa’da yetersiz iç hava kalitesine bağlı olduğu atfedilen ölüm sayısı 99.000 dir [1].

Otel, Hastane, Alış veriş merkezi gibi fonksiyonel binaların havalandırma sistemi tasarım esnasında dikkate alınarak çözümlenmesine rağmen konut projelerindeki yaşam mahallerinin sürekli havalandırılması için bir sistem planlanmamaktadır.

Konut kullanıcıları, dış hava şartlarına göre geçici sürelerle ortam havalandırmasını pencere açarak yapmaktadır. Pencere açılarak yapılan havalandırma mevsimine bağlı olarak büyük enerji kayıplarına ve iç ortam konfor şartlarının bozulmasına neden olur.

Bu durum, konutlarda sağlıklı iç ortam hava kalitesi sağlanmasını zorlaştırır. Yetersiz havalandırma ile bozulan iç ortam hava kalitesi insanların sağlığını olumsuz etkiler, iş ve okul başarılarını azaltabilir. Yetersiz havalandırma nedeniyle bina içerisinde küf ve mantar oluşabilir ve bu durum gerek bina ve eşyalara gerekse de insan sağlığına zarar verebilir.

Makalenin Tamamı

2017-004

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

close

15 Bin Üyemize Katılın