İzoder Ses Yalıtımı Zirvesi ile gürültü kirliliğine karşı farkındalık seferberliği başlattı.
Sağlıklı ve konforlu bir yaşam için Ses Yalıtımı Zirvesi
İZODER Başkanı Tayfun Küçükoğlu: “Sağlığımızı tehdit eden gürültüden arınma bilinci, ülkemizin hak ettiği seviyeye ulaşacaktır.”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk: “Binalarda gürültü kirliliğini minimize etmek için çalışma yürütüyoruz.”
Günümüz kent yaşamında hemen herkesin olumsuz etkilendiği gürültü kirliliği ve ses yalıtımı konusu, Türkiye’de ilk kez düzenlenen Ses Yalıtımı Zirvesi ‘nde uzman isimler tarafından masaya yatırıldı. Kontrolsüz ses ve gürültü kirliliğine karşı farkındalık seferberliği başlattıklarını belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Gürültünün, hem ruh hem beden sağlığımızda yüksek ve kalıcı bir etkisi var. Kontrolsüz ses ve gürültüden arınma bilinci, bugünden başlayıp her yıl olgunlaşarak gelişecek ve ülkemizin hak ettiği seviyeye ulaşacaktır” dedi.
Yalıtım sektörünün çatı kuruluşu İZODER’in (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği), Sheraton Grand İstanbul Ataşehir’de düzenlediği Ses Yalıtımı Zirvesi ‘ni; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteği ve BASF, BONUS|Wooler, DKM, Filli Boya|Capatect, İZOCAM, Ravaber, Terra\WOOL markalarının sponsorluğunda gerçekleştirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ve İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı zirveye, yabancı konukların da aralarında bulunduğu, doktor, psikolog, mimar ve mühendislik alanlarında uzman ve akademisyen isimler konuşmacı olarak katıldı.
‘Sağlıklı ve Konforlu Bir Yaşam İçin Ses Yalıtımı’ sloganıyla gerçekleştirilen zirvede; ‘Gürültünün İnsan Yaşamına Etkileri’, ‘Avrupa’da Gürültü Çözümü İçin Ses Yalıtımı-Almanya Örneği’, ‘Avrupa’da Ses Yalıtımı Yönetmelikleri ve Politikaları’, ‘Ses Yalıtımında Türkiye’de Mevcut Yasal Durum’, ‘Ses Yalıtımında Ülkemizde Mevcut Yasal Durum ve Çözüm Önerileri’ başlıklı konular masaya yatırıldı.
‘Sessizlik Tüneli’ ile gürültüden arınmış bölge yaratıldı
Günümüzde önemi yeterince anlaşılmayan ses yalıtımı konusunu, Ses Yalıtımı Zirvesi ile gündeme taşıyan İZODER, sponsor markaların ürünleri ile hazırlanan ‘Sessizlik Tüneli’ni de, farkındalık sağlamak için katılımcıların deneyimine sundu. Toplantı salonu girişine kurulan ‘Sessizlik Tüneli’nden geçen tüm katılımcılar, gürültülü ortam ile gürültüden tamamen yalıtılmış ortam arasındaki farkı deneyimledi.
“Ülkemize yakışan, gürültüden arınma hamlesinin başlatılmasıdır”
“Ses yalıtımı farkındalığını, bilinçlenmesini sağlama seferberliğimiz çağdaş yaşam koşullarına doğru önemli bir hamledir” diyen İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Sanayileşme, kentleşme, globalleşme, güçlü ekonomik imkanlar ve yaşam kolaylıkları sunarken, beraberinde yaşamımıza farkında olduğumuz/olmadığımız sorunları da taşıyor. Kontrolsüz ses ve gürültünün etkileri, çözüm yolları ve ses yalıtımı farkındalığımız, ülkemizin gelişimi ile uyumlu gelişmemiştir. Amacımız, ses ve gürültü kirliliğinin hayatımızda, sağlığımızda, toplum uyumunda yarattığı derin tahribatları fark etmemiz, bilinç seviyemizin artması, çözüm adımlarının bilinmesidir.
Ülkemize, halkımıza yakışan, hak ettiğimiz çağdaş ve konforlu yaşam ortamları için kontrolsüz ses ve gürültüden arınma hamlesinin başlatılmasıdır” dedi.
“Gürültü, sağlığımızı 35 kritik etki ile tahrip ediyor”
Ses yalıtımı bilinci oluşturmanın, İZODER’in 2016-2018 sosyal yıllarında üstlendiği sorumluluk hamlesi olduğunun altını çizen Tayfun Küçükoğlu, şöyle konuştu: “Milli geliri 10 bin dolar seviyesini aşan, 2023 yılında dünyanın önemli gelişmiş ülkeleri arasında olmayı hedefleyen ülkemizin ses yalıtımı hamlesi kaçınılmazdır. ‘Başımızı sokacak ev’ kavramından, çağdaş yaşam koşullarına kavuşma yolundayız. Gelişme, ısı, su, yangın ve ses yalıtımı ile gerçekleşecektir. Ses ve gürültü kirliliği başıboş kaldığı sürece artacak. Gürültü, ruhsal ve fiziksel açıdan sağlığımızı 35 kritik etki ile tahrip ederek, toplumsal uyum ve verimliliğimizde derin yaralar açıyor. Ses ve gürültü, sürekliliğine, dozuna ve kişilik özelliklerine bağlı olarak hepimizde farklı yoğunlukta etki yaratıyor. Gürültü kirliliğinin yıkıcı ve kalıcı etkileri göz ardı edilmemeli, alışma eğilimine kapılmamalı, kontrolsüz ses ve gürültü ile baş etmeyi önlemeyi başarmalıyız. Bireysel ve toplumsal olarak daha çağdaş, daha huzurlu, daha sağlıklı, daha uyumlu ve verimli olabilmek adına gürültüyü engellemenin önemini kavramalı ve hayat kalitemizi yükseltmeliyiz.
“Binalarda gürültü kirliliğini minimize etmek için çalışma yürütüyoruz”
Konuşmasına, “Şehirlerimizi estetikleştirmemiz, güzelleştirmemiz, yaşanabilir hale getirmemiz ve merkezine insanı getirmemiz lazım” diyerek başlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Binalarda gürültü kirliliğini nasıl azaltacağımızla ilgili bir dizi çalışma başlattık. Bu konuyla ilgili planlar, rehber dökümanlar hazırlamamız, gürültünün vatandaş üzerindeki olumsuz etkileri ile ilgili kamuoyu bilinci oluşturmamız gerekiyor. Doğru projelendirme, doğru malzeme, doğru işçilik ve doğru finansman modellerini oluşturduğumuz sistemler geliştirmemiz lazım. Gürültü kirliliği konusunda, Bakanlık ve ilgili paydaşlarla, merkezine insanı koyarak, yaşanabilir, kaliteli binalar yapmaya çalışacağız. Yakında yönetmelik taslağının son halini de, yapılacak görüşmelerin sonunda yayınlayacağız. Yönetmeliğin de uygulanabilir olmasına gerekiyor. Yalıtım, toplumun ve bireyin hayat kalitesini artırmaya yönelik, ekonomik fayda sağlayan önemli bir unsurdur. Özellikle ulaşım kaynaklı gürültü kirliliğini minimize etmek AB destekli, projeler yürütüyoruz. İZODER‘e, ses yalıtımı konusunda gerek teknik çalışmaları, gerek kamouyunu bilinçlendirdiği için teşekkür ediyorum” dedi.
Gürültü kirliliği hem kendimiz hem çocuklarımızın sağlığını tehdit ediyor
Ses Yalıtım Zirvesi’ne konuşmacı olarak katılan KBB Uzmanı Dr. Hakan Yenice, Klinik Psikolog İrem Erdem Atak ve Gelişim Psikolojisi Uzmanı Ayşegül Cebenoyan, günümüz kent yaşamında maruz kaldığımız gürültü kirliliğinin hem kendimiz hem de çocuklarımızın sağlığını tehdit ettiğini vurguladı. SİYODER (Apartman, Site, Rezidans ve Toplu Yapı Yöneticileri Derneği) Başkanı Ozan Özen, ses yalıtımının çok yeni yapılan modern binalar dahil ihmal edilen bir konu olduğunu ifade ederken, Yüksek Mimar Kerem Erginoğlu da gürültü denetimi ve mimari tasarım ilişkisini değerlendirdi.
Konuşmaları 1,5 metreden duyamıyorsak sorunlar başlıyor
“Kabul edilebilir gürültü düzeyi, kişinin sessiz bir ortamda 1,5 metreden günlük konuşmaları anlamakta güçlük çekmeye başladığı sınırdır” diyen KBB Uzmanı Dr. Hakan Yenice, gürültünün hangi fizyolojik hastalıklara davetiye çıkardığını şöyle sıraladı: “Gürültü işitme duyusu ve yollarında zararlara yol açar. Gürültünün kişilerde huzursuzluk, uykusuzluk, sinirlilik konsantrasyon bozukluğu gibi etkileri vardır. Çalışma etkinliğini azaltır, düşünmeyi engelleyebilir. Bellekle ilgili çalışmalar, sözcük öğrenme amacıyla yapılan çalışmalar gürültüden etkilenmektedir. Öğrenme yaşantılarının olumsuz etkilenmesi özellikle okullarda belirgindir. Gürültülü bölgelere yakın okullarda öğrenme etkinliğini azaltıcı etki yapar. Karakter değişikliklerine neden olabilir. Eğilimi olanlarda sorunların ve bunaltıların ağırlaşmasına yol açar. Çabuk sinirlenme ve kızgınlığa yol açar. Vücut kortizol, adrenalin gibi hormon düzeylerini etkilemek suretiyle çarpıntı (taşikardi), yüksek tansiyon gibi kalp ve tansiyon hastalıklarına sebep olduğu biliniyor. Aralıklı ve ani gürültü, kişide ani adrenalin deşarjı yaratarak dikkat azalması, uyku düzeninde bozulmalara neden olabiliyor.”
Çocuklarımızı gürültü kirliliğinden korumalıyız
Gürültünün çocuklarımızı hem fizyolojik, hem bilişsel, hem de duygusal açıdan olumsuz etkilediğini vurgulayan Gelişim Psikolojisi Uzmanı Ayşegül Cebenoyan, görüşlerini şöyle ifade etti: “Gürültünün en çok araştırılan olumsuz etkisi bilişsel beceriler üzerindeki etkisi olmuştur. Gürültünün çocukların konuşma ve okuma yazma becerilerinde, dikkatlerini toplama ve bellek kapasitelerinde ciddi olumsuz etkileri olduğunu gösteren çok sayıda araştırma var. Gürültünün duygusal açıdan etkilerini inceleyen araştırmalarda, çocuklarda öfke kontrolünü ve motivasyonu olumsuz etkilediği gösterilmiş. Örneğin gürültülü bölgelerde ders veren öğretmenler, bu öğrencileri motive etmekte zorlandıklarını, bu çocukların hayal kırıklıklarıyla başa çıkma becerilerinin diğer çocuklardan daha düşük olduğunu, çok çabuk öfkelendiklerini belirtiyor. Ayrıca gürültülü ortamlarda uzun süre bulunmanın çocuklarda öğrenilmiş çaresizlik duygusu gelişmesine yol açtığını gösteren araştırmalar da var.”
Gürültü, psikolojimizi ve gündelik performansımızı çok olumsuz etkiliyor
Gürültünün, istisnasız herkesi etkileyen bir sorun olduğunun altını çizen Psikolog İrem Erdem Atak, “Gürültünün en belirgin etkileri, rahatsızlık, sıkıntı ve gerilim duygusudur. Gürültüden kaynaklanan sinir bozukluğu, korku, tedirginlik, yorgunluk ve zihinsel etkilerde yavaşlama önemli belirtiler olarak fark edilmektedir. Ani olarak yükselen gürültü düzeyi insanlarda korku da oluşturabiliyor. Üstelik gürültü uyku kalitesini de bozabiliyor. Uykuya dalmadaki güçlük, uyku sırasında uyanma, çok erken kalkma ve genel olarak uykusuzluk hissetme, sayılabilecek önemli etkilerdendir. Ayrıca gürültü, gündelik performansı etkileyen bir durumdur. Genel anlamda iletişim güçlüğü oluşabilir. Gürültü, okuma ve öğrenme durumundaki performansı da bozabilir. Dikkat gerektiren, hafızayı zorlayan, özellikle dil ve dili dinleme-konuşmaya dayalı etkinlikler ve öğrenimler olumsuz etkilenir. Kelime hafızasını bozucu bir rol oynayan gürültü; düşünsel aktivitelerin işlerliğinde zorluk oluşturur. Öte yanda problem çözme becerilerini de olumsuz etkiler. Gürültünün iş verimini azaltması da söz konusudur. İş verimliliği ve üretkenlik ile ilgili etkileri konusunda yapılan çalışmalar, karmaşık işlerin yapıldığı ortamın sessiz, basit işlerin yapıldığı ortamların ise biraz gürültülü olması gerektiğini göstermiştir. Çalışma hayatında olması gerekenden fazla bir gürültü olduğu durumlarda, işin zamanında yapılması, işin doğru olarak yapılması zorlaşmakta; iş kazaları meydana gelebilmektedir” dedi.
Ses yalıtımının çok yeni yapılan modern binalar dahil ihmal edilen bir konu olduğunu belirten SİYODER (Apartman, Site, Rezidans ve Toplu Yapı Yöneticileri Derneği) Başkanı Ozan Özen, “İyi örnekleri görüyoruz ancak genellikle ses yalıtımı mevzuatın ve yaptırımların yeterli olmaması sebebi ile de ihmal edilen bir konu. Bununla beraber Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinin yeterli olmadığı bir başka durum da komşu gürültüleri. Binanın dış ses yalıtımı ihmal edildiğinde alt-üst ve yan-yan daire tabliye ve duvarları, asansör kuyusu taşıyıcı duvarları ses yalıtımı hayli hayli ihmal ediliyor. Öyle binalar yönetiyoruz ki, üst dairenin sifonu çekmesi sizi yatak odanızda huzursuz edebiliyor, yan dairenizdeki piyano sanatçısı illallah dedirtebiliyor, alt daire yaşayan ve üniversite sınavına hazırlanan bir genç alelade bir gürültü sebebi ile dikkatini dersine veremiyor, üst kattaki topuklu ayakkabı veya sert tabanlı bir terlik kavgalara yol açabiliyor. Komşunun yarattığı sesler “rahatsız olma, başkalarını rahatsız etme” kavramı içinde komşuluk ilişkilerini de düzenleyen 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre düzenlenmiş durumda. Bu madde hayli yetersiz, olabildiğince genelleme içeriyor. Türk Hukukuna göre “gürültüden rahatsızlık” kavramı subjektif bir kavram. Ve rahatsız olan kişiden kişiye değişiyor. Kimin neden, ne kadar rahatsız olacağına, rahatsız eden dahi karar veremez. Bu sebeple rahatsızlığın bir ölçüsü yoktur. Ses ile ilgili rahatsızlık hükümleri çoğu yönetim planı ve yargıtay kararlarında akşam 22.00’den sonra gürültü ve ses yapmamak gibi klişe bir cümle içinde takılı kalmış durumda. Bununla beraber çocukların oyun özgürlüklerine karışılamıyor” diye konuştu.
Konuşmasında, ‘gürültü denetimi ve mimari tasarım ilişkisi’ni değerlendiren Yüksek Mimar Kerem Erginoğlu, “Gürültü denetimi çalışmaları, mimari avan proje aşamasında ve teknik donanım ile yapı taşıyıcı sistemi konusundaki kararlar kesinleşmeden başlatılmalıdır. Bu yapılmazsa, aynı sonucu elde etmek için çok daha büyük zorluklar, çok daha büyük harcamalar, ya da olanaksızlıklar söz konusu olabilir. Gürültü denetiminde alınacak önlemlerin başında ise; ‘gereksiz gürültü kaynaklarını yok etmek’, ‘aynı işi gören ve daha gürültüsüz çalışan makineler, donanımlar ve sistemler seçmek’, ‘gürültüyü, kaynağında alınacak önlemlerle azaltmak’, ‘gürültüyü kaynağına hapsetmek’, ‘kaynak dışına çıkmasını engellemek, kaynak dışına yayılan gürültüyü en dar sınırlar içinde durdurmak’, yayılmış gürültünün giremeyeceği bölümler oluşturmak’, ‘binanın türüne göre mutlaka önlem almak’ geliyor. Bu arada ofislerde hayat artık iç içe ve eskisi gibi odalar yok, açık ofis düzeni var. Dolayısıyla her şeyimiz paylaşım halinde. Kulaklıklarla özel alanımızı sağlıyoruz. Amerika’da 142 ofis binasında 23450 çalışan ile çalışma ortamı memnuniyet değerlendirmesi yapılmış. Bu ankete göre açık ofislerde akustik konforun, çalışanların memnuniyetini sağlayan önemli bir unsur olduğu sonucu çıkmıştır” diye konuştu.
Kaynak: İZODER, izoder.org.tr, Ses Yalıtımı Zirvesi