ASHRAE Standart 55’de iç mekân kalitesi, “binadakilerin en az %90’ının kendilerini konforlu hissettikleri ortam koşulları” şeklinde tanımlamaktadır. İç mekân kalitesi bileşenleri Şekil’de verilmiştir.
Konforlu bir ortamı tanımlayan temel değerler aşağıda belirtilmiştir:
a) İç ortam sıcaklığı kışın 20-22°C, yazın 24-26°C olarak alınır. Ancak mahâl cinslerine göre bir miktar farklılıklar vardır, nihai değerler literatürden1 alınabilir.
• Mahâllerde hava hızının 0,2 m/s altında olması arzu edilir.
• Mahâllerde düşeyde sıcaklık farkının (insanların bulunduğu zonda) 3°C’yi geçmemesi istenir.
b) İç hava kalitesi için C02 seviyesi <1200 ppm, partikül ve diğer kirleticilerin limitlerin altında olması istenir.
c) Mahâllerde bağıl nemin %30-%60 olması tercih edilir.
d) İyi bir gün ışığı ve manzara sağlanması hedeflenir.
e) “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmeliği”nin gerektirdiği akustik konforun sağlanması istenir.
f) Mevzuatın gerektirdiği aydınlatma seviyesinin sağlanması gerekir.
İç Mekan Kalitesi ve İş Verimliliği
İç mekân hava kalitesi, bina içindeki havalandırma sisteminin performansı ile doğrudan ilişkilidir. Havası bayatlamış, koku içeren ortamlar (sağlıksız ortamlar); konforun azalmasına, çalışma performansının düşmesine, kullanıcılarda öğrenme düzeyinin azalmasına, başağrısına, yorgunluğa, göz, burun ve boğazda yanma gibi rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Bu durum “Hasta Bina Sendromu” olarak adlandırılmaktadır.
Hasta bina sendromuna genellikle kullanıcı sayısı fazla olan, açılamayan pencereli, içeride kirletici kaynakları olan, dış çevresi kirli, havalandırma düzeyi düşük binalarda (özellikle yüksek binalar) karşılaşılmaktadır. İlk yatırım ve enerji maliyetlerini azaltmak amacıyla taze hava girişinin azaltılması, hatta havalandırma sistemi yapılmaması, kışın iç sıcaklıkların konfor koşullarının altında kalması, yazın iç mahâl sıcaklıklarının konfor koşullarının üstünde kalması, havalandırma sistemlerinin temizliğinin ve bakımının düzenli yapılmaması vb. durumlarda hasta bina sendromunun oluşmasına sebep olmaktadır.
Binalarda ısıtma ve soğutma ihtiyacı mevsimsel iken havalandırma ihtiyacı süreklidir, bu sebeple de önemlidir. Havalandırma yapılarak iç hava kalitesinin artırılmasıyla kullanıcıların hastalıklarının ve raporlu günlerin azaldığı, iş performansının arttığı bilinmektedir. Örneğin, Seppanen vd. taze hava miktarı ile okullarda öğrenci öğrenme performansı arasında örnekteki gibi bir ilişki olduğunu belirlemişlerdir.
Isıl Konfor
Isıl konfor, tüm yıl boyunca mahâl sıcaklıklarının yukarıda belirtilen değerler civarında tutulması durumudur. Isıl konforu tam sağlamak için; bina ısı kayıp ve kazançları azaltılır, bundan sonra ihtiyaca uygun ısıtma/soğutma sistemi kurulur (Pasif ya da aktif sistemler kullanılabilir). Eğer imkân varsa tasarım sürecinin başında enerji simülasyonu (enerji modellemesi) yapılması uygun olur.
Enerji modelleme sürecinde yıl boyunca ısıl konforun standartların gerektiği düzeyde sağlanamadığı görülür ise bina kabuğunda ısı yalıtımı iyileştirilebilir, gölgeleme yapılabilir ya da kazan, soğutma grubu gibi ana ekipmanların kapasitesi büyütülür. Sistem kapasitesini artırmak, ısıtma veya soğutma sisteminin kurulum maliyetlerini ve işletmede enerji maliyetlerini artırır. Bu nedenle öncelikle ısı yalıtımı iyileştirilerek vb. ihtiyacın azaltılması tercih edilir. Konfor sağlanırken enerji tüketiminin azaltılması için, ayrıca yüksek verimli ısıtma/soğutma sistemleri, daha verimli havalandırma sistemleri, LED aydınlatma sistemleri ve olabilirse aydınlatma otomasyonu, verimli asansörler, pompalar vb. kullanılabilir.
İç Hava Kalitesi
İnsanların solunumu ile mekânlar kirlenir (Nefes alışta gazlar ve kirletici parçacıklar ciğerlere çekilir, nefes verilmesi ile mekânlarda oksijen azalır, C02 seviyesi artar). Diğer yandan binalarda zararlı kimyasallar ve “uçucu organik bileşenler (VOC)” içeren yapıştırıcı, boya, cila gibi ürünler kullanılabilmektedir. Ayrıca iş âletleri, ofis ekipmanları, bakım ve temizlik malzemeleri vb. kirletici uçucu organik bileşenler yayabilmektedir.
Mekânların iç hava kalitesini sağlamanın yolu; mahâllere şartlandırılmış (mevsime göre ısıtılmış veya soğutulmuş, filtre edilmiş, gerekiyorsa nemlendirilmiş veya nemi alınmış) taze hava vermek, içerideki kirli havanın gerekli miktarını dışarı atarak mekânları havalandırmaktır. Bunun için doğal veya mekanik olarak havalandırma yapılması, taze havanın giriş açıklıklarının doğru konumlandırılması, iyi bir filtreleme ve temizlik yapılması, içeri alınan havanın mahâllere dağıtılması, ilgili mekanik sistemlerde düzenli bakım ve onarımların yapılması gerekir.
Gürültü ve Titreşim
Gürültü ve titreşim insan konforunu olumsuz yönde etkiler. Mahâller için kabul edilebilen gürültü düzeyleri “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmelik”te öngrülen değerleri geçmemelidir. Binalardaki ana gürültü kaynakları;
a) Bina cephelerinden bina içerisine giren dış gürültü (trafik vb.),
b) Mekanik tesisat sistemlerinin yaydığı gürültü (soğutma grupları, soğutma kuleleri, fanlar, pompalar, kompresörler, hidroforlar, jeneratörler, kojenerasyon cihazları, asansörler vb.),
c) Mahâllerdeki cihazların yaydığı gürültü (bilgisayar, yazıcı, buzdolabı vb.), olarak özetlenebilir. Bunların yanında dönen makinalardan kaynaklanan titreşimler de söz konusu olabilmektedir.
Binanın durumuna göre gerekirse “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmeliği” hükümlerine göre akustik rapor düzenlenerek aşağıda örnekleri verilen önlemler alınabilir:
a) Bina cepheleri gürültü geçirgenliğini azaltacak şekilde iyileştirilir.
b) Düşük devirli pompalar, fanlar, su soğutmalı soğutma grupları, ısı pompaları tercih edilebilir.
c) Gürültü yayan cihazların bulunduğu mahâllere, gerekirse akustik yalıtım yaptırılır.
d) Jenaratör, kojenerasyon üniteleri gibi çok gürültülü sistemler kabin içine yerleştirilir.
e) Açıkta bulunan ve rahatsız edici gürültü yayan soğutma kuleleri, hava soğutmalı soğutma grupları gibi ekipmanlar için gürültü azaltıcı perdeler kullanılır.
f) Bina içinde şaftlardan, kat betonlarından yayılan gürültü için önlemler alınır.
g) İyi bir akustik için iç mahâllerde ses yutucu malzeme kullanılması gerekir. Örneğin, zeminlerin mermer veya seramik, tavan ve duvarlarında alçıpan olan bir mekânda iyi bir akustik performans sağlanamaz. Tasarımda bu gibi hususlara dikkat edilerek gerekli mahâllere ses yutucu malzemeler veya iç mimari unsurları kullanılmalıdır.
h) Özellikle lojman, konut gibi binalarda banyoların ve tuvaletlerin havalandırma şaftlarında, dairelerden birbirine gürültü ve koku yayılabilmektedir. Bu nedenle bu şaftların çatısına fan konulması ve şaftların negatif basınçta tutulması gerekir. Banyo ve wc’lerden kirli hava bu şaftlara atılır, tek yönlü panjur (back draft damper) konulur. Benzer şekilde kat aralarında döşemeler vasıtasıyla da gürültü yayılımı söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle eğer asma tavan yoksa ara kat tavanlarına ısı yalıtımına ilave olarak akustik özelliği olan malzemelerle yalıtım yapılması uygun olur.