14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi (TESKON) Başladı

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın (MMO) düzenlediği 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi (TESKON) ve Teskon+Sodex-Fuarı, bugün İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen törenle başladı. Dört gün sürecek olan kongrenin ana teması, “Mekanik Tesisatta Gerçekler ve Gelecek” olarak belirlendi.

TESKON 2019 kapsamında hakem incelemesinden geçirilen toplam 189 adet tam metin bildiri, 5 ayrı salonda paralel olarak düzenlenecek 61 oturumda sunulacak. Kongre kapsamında birçok seminerin yanı sıra çeşitli başlıklarda kurslar ve paneller de düzenlenecek. Kongre ile birlikte eşzamanlı düzenlenecek Teskon+Sodex Fuarı ise tesisat alanında ürün ve hizmet üreten önemli firmaları bir araya getirecek.

Wheel Chair Dance Project Tekerlekli Sandalye Dans Ekibi’nin gösterisi ile başlayan kongrenin açılış konuşmaları, MMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yaşartekin, Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, Hannover Messe Fuarcılık A.Ş. Sodeks Fuarları Direktörü Toros Utku, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, MMO Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapıldı.

Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi

MMO Başkanı Yunus Yener açılışta özetle şöyle konuştu:

“Isıtma, soğutma, havalandırma, klima, tesisat sistem ve elemanlarından oluşan iklimlendirme sektörünün mevcut durumuna baktığımızda, sektörün yaklaşık olarak yüzde 80-83’ünün KOBİ niteliğindeki işletmelerden oluştuğunu görüyoruz. Sektörün üretim değeri yaklaşık 8,6 milyar TL, katma değeri 2,3 milyar TL’dir. Üretimin imalat sanayi içindeki payı yüzde 1,8’dir. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yaklaşık yüzde 69; hammaddede dışa bağımlılık oranı yaklaşık olarak yüzde 30 civarındadır ve yüzde 25 civarındaki katma-değer düzeyi düşüktür. GSMH içinde yüzde bir olan Ar-Ge ve inovasyon altyapısının gelişmemiş olması, ara mal üretimindeki yetersizlik, ara mesleki eleman ihtiyacı, markalaşma ve patent sayısındaki düşük düzey, kayıt dışı oranının yüksek olması ve haksız rekabet, üniversite-sanayi işbirliğinin ve ortak çalışmaların yeterli olmaması, sektörün başlıca sorunları arasındadır.

Bu noktada ülkemizin kaynaklarının ve üretim potansiyelinin rant ve kayırmacılıktan bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söylemeliyim. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge teşviklerinde ülkemiz insan gücüne ağırlık veren, yerli yatırımcıyı özendiren ve koruyan, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini ekonomik etkinlikte toplumsal yararı gözeterek uygulayan, dış girdilere bağımlı olmayan, sosyal devlet anlayışı temelinde istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören politikalar gerekmektedir.

Türkiye, rant paylaşımı çarklarıyla gerilemekte ve yoksullaşmaktadır

Ülkemizin sanayisi giderek kan kaybediyor. Ülkemizin zengin işgücü ve kaynakları çarçur edilmekte; en büyük gücümüz olan nitelikli işgücü vasıfsızlığa, ulusal kaynaklarımız da özelleştirmeler ve rant ekonomisiyle çoraklaşmaya başlamıştır. Tüm dünyada teknoloji hamlelerinin yapıldığı bu dönemde Türkiye, rant paylaşımı çarklarıyla gerilemekte ve yoksullaşmaktadır. Sanayisizleşmeyi üreten, işsizlik üreten, gelir dağılımını gün geçtikçe daha da bozan bir ekonomik yapı söz konusudur. Ülkemiz yeraltı, yerüstü tüm kaynaklarını, doğal ve kültürel varlıklarını özel çıkarlar uğruna yok eden bir düzenin boyunduruğu altındadır. Bu yapıda sanayi de ancak taşeron düzeyde kalmakta ve bu durumdan hızla kurtulmak gerekmektedir.

Kuşkusuz siyasal ortamın da ekonomiyi, sanayiyi, üretimi, ithalata fazla bağımlı olmayan bir ihracatı, yatırımları ve mühendisliği destekleyici, işsizliği azaltıcı olması gerekir. Ancak şu an üzerinde yoğunlaşılan yol, köprü, vb. büyük projeler, öncelikli toplumsal gereksinimler değildir. Ülkemizin içine girdiği yeni siyasi atmosferin yaydığı belirsizliklerin oluşturduğu ve oluşturacağı kırılganlıkların giderek artma olasılığı da yüksektir. 31 Mart 2019 yerel seçimleri de dâhil artık hemen her seçim yeni sorun ve kuşkularla sonuçlanıyor. Bu durum demokrasi, yasama-yürütme-yargı güçlerinin ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü vb. istemlerin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Okumuş, aydınlanmış, meslek sahibi olmuş, ülke ekonomisine katkıda bulunan, vergisini ödeyen yurttaşlar olarak herhangi bir umutsuzluk ve yılgınlığa düşmeden demokrasiyi, çağdaş demokratik siyaset ve değerleri egemen kılmak için sorumluluk üstlenmek durumunda olduğumuzu belirtmek isterim.”

Teskon+Sodex 2019

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’da açılışta özetle şunları söyledi:

Tesisat mühendisliği, makina mühendisliğinin temel disiplinlerinden biridir ve tesisat sektörü, cihaz, malzeme, ekipman üretimi ve taahhüt uygulamalarıyla birlikte ciddi bir pazar oluşturmaktadır. Sektörde ürün tasarımından imalata, satış hizmetlerine, kullanım alanlarına ilişkin projelendirme hizmetlerine, cihaz ve sistemlerin montaj, işletmeye alma, test, kontrol, kabul, işletme ve bakım aşamalarına kadar sürecin her noktasında makina mühendisleri görev yapmaktadır. Dolayısıyla sektörün geliştirilmesi ve korunması bizler için özel bir önem taşımaktadır.

Tesisat kongrelerimizin temel amacı tesisat mühendisliğinin ülkemizdeki gelişimine katkı sağlamaktır. Tesisat mühendisliği ve etkileşim içinde olan diğer alanlarda, yeni bilgi ve teknolojinin paylaşılması, yaygınlaşması; tesisat mühendisliğinin temel ve uygulamalı alanlarında bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sunulması ve tartışılması bu kongrelerimizin hedefleri arasındadır. Ülkemizde derin bir ekonomik kriz yaşanıyor. Bu krizi en fazla hissettiğimiz alanlar, üretime dayalı sektörler. Tesisat sektörü de bu krizi doğrudan yaşayan sektörlerin başında geliyor. Tesisat sektörü özelinde düşündüğümüzde planlı sanayi politikalarının olmaması, fason üretim, sorunlu ithalat politikaları, özellikle yatırım malları ithalatında korumacı politikaların olmaması ve tek taraflı olarak imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması bu yapısal sorunların başlıcalarıdır.

KOBİ niteliğindeki firmalarımız yetersiz teşvikler, eşitsiz rekabet koşulları, üretimlerini durdurma, büyük firmaların isteklerine tabi olma, fason üretimle dünya pazarlarına düşük kâr marjıyla çalışma kıskacı altındadır. Bu düşük kârlılık sektördeki küçük ve orta ölçekli firmalarımızı ne yazık ki kırılgan hale getirmektedir. Büyük firmalar da geçmişteki düşük döviz kuru politikalarından dolayı artan oranda ithalata yönelmiş ancak sürekli yükselen döviz kuru nedeniyle borç kıskacı altında kalmıştır. Bu nedenlerle tesisat mühendisliğinde istihdamın giderek azaldığı, küçük ölçekli mühendislik firmalarının birbiri ardına kapandığı, büyük işletmelerin ise işçi çıkarttığı bir dönemden geçiyoruz.

Sanayide yaşanan kriz topluma da yansımaktadır

Tesisat sektöründe karşı karşıya olduğumuz bu tablo aslında Türkiye’deki sanayi sektörünün genel bir yansımasından ibaret. Türkiye 1980’li yıllardan itibaren, sanayi sektörlerine ucuz girdi sağlayan büyük ölçekli kamusal sanayi üretimi yapan KİT’lerin özelleştirilmesiyle adeta bir sanayisizleşme girdabına sokulmuştur. Sanayide yaşanan bu kriz elbette topluma da yansımaktadır. Krizin yarattığı dalgalanmayı dengeleme iddiasıyla 6 ay önce ilan edilen Yeni Ekonomi Programı neredeyse hiçbir hedefini tutturamadı. Geçtiğimiz hafta yapısal reformlar olarak açıklanan yeni paketten de emekçilerin kıdem tazminatının fona dönüştürülerek gasp edilmesinden başka bir şey çıkmadı. Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek işsizlik, yüksek döviz kuru ve bunlara eşlik eden ekonomik küçülme ülkemizin geleceğini, halkımızın gündelik yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir.

Mekanik Tesisatta Gerçekler ve Gelecek

TMMOB olarak en başından bu yana krizin sadece ekonomik kriz olmadığını, ülkemizde derin bir yönetim krizi olduğunu dile getiriyorduk. Yerel seçimlerde ve sonrasında ortaya çıkan tablo bu siyasal krizin en açık göstergesidir. Anayasaya sadakat, hukuka saygı ve demokrasinin gereklerini yerine getirmek, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal krizden çıkışının ilk ve en önemli adımı olacaktır. İnsanların adalete olan güvenini sağlamadan, insanların haklarına saygı göstermeden, insanların geleceklerinden güven duyacağı koşulları yaratmadan ne ekonomi gelişir ne de ülke huzura kavuşur.”

Isıtma, soğutma, havalandırma, yalıtım, doğalgaz, jeotermal, güneş enerjisi alanlarında ürün ve hizmet üreten 100’den fazla firmanın katıldığı Teskon+Sodex Fuarına, 2 bine yakın delege ve 20 bini aşkın ziyaretçi bekleniyor. Fuar 20 Nisan akşamına kadar MMO İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde ziyaret edilebilecek. Dört gün sürecek kongredeki tartışmalardan çıkan görüşlerle oluşturulacak sonuç bildirisi ise daha sonra kamuoyu ile paylaşılacak.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

close

15 Bin Üyemize Katılın